Kayseri’deki taciz iddialarının ardından kentteki Suriye uyruklu kişilerin iş yerleri ve evleri hedef alınarak tehlikeli bir provokasyonun fitili ateşlenmişti.
Bu olayların ardından Suriye’nin kuzeyinde de Türk TIR’larına yönelik eylemler gerçekleşmişti. Yaşanan olaylar hakkında konuşan TBMM Dijital Mecralar Komisyon Başkanı Hüseyin Yayman ve CNN TÜRK İstanbul Haber Müdürü Nihat Uludağ dikkat çeken değerlendirmelerde bulundu.
KAYSERİ PROVOKASYONU NE ANLATIYOR?
CNN TÜRK İstanbul Haber Müdürü Nihat Uludağ: Türkiye gerçekten kritik bir dönemden daha geçiyor. Önemli olaylar meydana geldi. Kayseri’de özellikle bir adli olay, kriminal bir olay Suriyeli iki aile arasındaki bir taciz, istismar vakasının bölgeye aktarılarak, bot hesaplarla yayılarak, dedikodu çarkı oluşturularak Kayseri’de bir galeyan psikilojosi ile linç psikolojisi ile oradaki Suriyelilerin iş yerlerinin yakılması suretiyle bir takım eylemler ve faaliyetler yürütüldüğünü dün kamuoyu gördü, bildi.
Biz buradaki olaya baktığımız zaman Suriyeli iki aile arasındaki adi bir suç, tabi ki üzücü bir suç… Biz de olaya üzüldük. Olay polis soruşturmasıyla çözülecekken bir anda göç sorunu gündeme getirip kitleleri ayaklandırmak için ciddi anlamda provokatik eylemler başladı.
Dün İçişleri Bakanlığı da bu konuda önemli açıklamalar yaptı. Binlerce bot hesaplardan yalan yanlış içerikler paylaşıldı, bu olaylar abartıldı. Türkiye’nin bazı illerindeki başka videolar, başka amaçlarla yapılmış eylemler bile sanki göç karşıtlığı anlamında kullanıldı. Olay bir silaha dönüştürüldü ve halka bir galeyan psikolojisi, linç psiklolojisi aşılanmaya çalışıldı.
Sadece Kayseri, Konya, Bursa, Sultanbeyli değil özellikle alt sınır illerimizdeki bölgelerde de muazzam bir gerginlik yarattı. Özellikle Hatay ve Gaziantep’te bir gerginlik yaşandı.
Çatışmanın tek tarafı olmaz, iki taraf yaratmanız lazım. Böyle bir taraf yaratılırken hemen başka provokatörler de Suriye tarafında harekete geçtiler. Suriye’de ne yaptılar? Bizim şanlı Türk Bayrağımıza bir saldırı oldu ve orada ticaret yapan TIR’larımıza ateş açıldı. Bir takım orada eylemler oldu, orada da olaylar ortaya çıktı. Şöyle bir algı yaratılmaya çalışıldı; profesyonelce, bilinçli bir şekilde… ‘Vay! Türkiye’de Suriyeliler linç ediliyor. Taşlanıyor. Evleri yakılıyor. Suriye’de de Türklere yönelik bir saldırı var’ gibi bir manipülasyon yapıldı ve ciddi bir manipülasyondu bu.
Özellikle şu çok yapılmaya çalışıldı; Suriye’de Türk TIR’larına ve Türk Bayrağını yakan kitlenin ÖSO mensubu olduğu dile getirildi.
‘ZAMAN AYARLI PROVOKASYON İLE KARŞI KARŞIYAYIZ’
TBMM Dijital Mecralar Komisyon Başkanı Hüseyin Yayman: Türkiye’ye, aziz milletimize geçmiş olsun. Asıl bu çerçevedeki temel soru şu; Bu olaylar neden oldu? Kamuoyunun en çok merak ettiği, ‘Bu olaylara kim düğmeye bastı?’, ‘Maksat neydi?’ şeklinde temel soruları sormamız lazım.
Cumhurbaşkanımızın ifadeleri çok çok önemliydi. Evet, bu vandallıktır. Kabul edilemez. Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin varlığına karşı, birliğine karşı, milletimizin huzuruna karşı yapılan bayrak yakma eylemleri dahil Türk TIR’larına yapılan eylemleri lanetliyor, kınıyoruz.
Burada bu tür olaylarda bizim kullandığımız temel kavramdır. Zaman ayarlı bir provokasyon ile karşı karşıyayız. Ben çok önemli buluyorum. Kayseri’de başlayan olaylar Bab’da ve Afrin’de devam ederken temel hedef Türkiye’nin Suriye politikasıydı. Türkiye ile Suriye arasında başlayan yeni bir dönemdi. Belli ki güvenlik bürokrasisi başta MİT olmak üzere sahada bulunan tüm unsurlar TSK, polis güçleri ve diğer tüm güvenlik sektörü çok yoğun bir biçimde bir diplomasi yürüttü ve Esad ile ilişkiler konusunda çok önemli bir yeni dönem başlıyor.
Bu eylemlerin temel amacı, bu uzatılan elleri kırmak ve Türkiye ile Suriye arasındaki yumuşamayı ve Türkiye ile Suriye arasında başlayacak yeni dönemi baştan engellemek istiyorlar. Bunu görmek lazım. Bu çok net.
Burada tecrübeli insanlar şunu çok net olarak görürler. Kayseri’de eylemi yapanlar ile Kayseri’de Suriyelilerin dükkanlarını yıkıp yakmak isteyen irade ile üst akıl ile El Bab’da, Afrin’de Türk Bayrağına yönelik eylemi yapan irade aynı. Bu üst akıl kavramını biz o kadar çok kullandık ki; Artık maalesef içi çok boşaldı ama üst akıl kavramının en çok denk düştüğü yer burası oldu.
Yani Kayseri’de eylemi başlatan üst akıl ile Suriye’deki TSK’ya, Türkiye Cumhuriyeti’ne yönelen eylemlerin arkasındaki üst akıl aynı. Bunu görmek lazım. Bunun hedefi ne? Bunun hedefi gerçekten Türkiye’nin yeni dönem başlayan Suriye politikasını engellemek istiyorlar.
Bizim bu olaylarda çok dikkat etmemiz gereken bir olay var. Tüm güvenlik sektörüyle görüşmelerimizde ben Hatay’lıyım ve orada TIR’cı kardeşlerimiz hepsi Hatay’lı ve maalesef TIR’ları zarar gördü.
Türkiye Cumhuriyeti Devleti büyük bir devlettir. Cana geleceğine mala gelsin. O zararlar telafi edilecektir. Fakat bu tür olaylarda bir açık kapının olduğunu gördük. Aslında siyaset kurumu için de, günvelik bürokrasini için de ve tüm aslında kamu yönetimi için de medya için de çok önemli bir uyarı veriyor. Bu da ‘sosyal medya’ denen açık kapı. Sosyal medya üstünden bir takım etki ajanları tarafından başta Mossad, CIA, FETÖ, PKK, YPG… Bu tür hesaplar, bu yapılar Türkiye’nin aleyhinde olduğu zaman sosyal medyanın açık kapısı üzerinden içeri girip kamuoyunu tahrik ettiğini ve Türk milletinin en hassas olduğu bir sembol seçiliyor.
Türk Bayrağına bilerek, isteyerek bir motif olarak seçildiği çok net. Ama çok şükür Allah’a sağduyu hakim oldu. Ve tüm milletimize buradan bir çağrıda bulunmak istiyoruz. Evet, Suriyeliler ülkelerine dönmeliler. Suriyeliler gerçekten Türkiye’de pek çok olayla anılıyorlar. Fakat burada kuruyla yaşı birbirinden ayırmak lazım. Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin varlığına, birliğine toplumsal kardeşliğimize yönelecek eller konusunda hepimizin duyarlı olması lazım.
BU OLAYLARDAN KİM FAYDA SAĞLIYOR?
Bu sığınmacı meselesi gerçekten çok çok önemli. Bunun üzerinden Türkiye’nin birliğini, kardeşliğini tehdit eden bir takım eylemler olduğunu görüyoruz. Buradaki temel mesele şu; Neden şimdi? Bundan kim fayda sağlayacak ve bu eylemlerin amacı ne?
Bu eylemlerin amacı Türkiye ile Esad rejimi arasında başlayacak olan bir görüşme trafiğini, diplomasiyi, arka kapı diplomasisini engellemek istiyorlar. Buna asla müsaade etmemek lazım. Çünkü belli ki burada çok büyük bir emek var. Emeği geçen herkese teşekkür ediyoruz. Muhtemelen Astana’da belki bir görüşme olacak. Ve ben iki devlet arasındaki ilişkilerin yumuşamasını çok olumlu buluyorum.
Amaç neydi? Türkiye’nin Gazze’de aldığı tavrı Türkiye’nin kendi içinde sağladığı birliği, beraberliği ortadan kaldırmak.
Peki bundan kim fayda sağlar? Bulanık suda balık avlamak isteyenler ve Türkiye’nin Gazze karşısındaki duruşunu, Türkiye’nin Orta Doğu’daki mesela Suriye’nin toprak bütünlüğü konusunda Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin çok net bir tavrı var. ‘Ben o toprak bütünlüğünün sağlanmasını, korunmasını istiyorum’ diyor. Ama ABD’nin de burada bir teröristan kurmak istediği, bir terör devletçiğini kurmak istediğini görüyoruz.
BAKAN GÜLER’İN ‘TERÖR ÖRGÜTÜNÜN SÖZDE LİDERLERİ GERİ BÖLGELERE KAÇTI’ SÖZLERİ
Bu bölgede güvenli alan oluşturulması, bir tampon bölge oluşturulması gerektiği çok açık bir biçimde ortada. Güvenlik kaynaklarından gelen bilgiler de bu eylemlerin bizzat PKK/YPG unsurları tarafından planlandığı ve burada dikkat edilmesi gereken hususlardan bir tanesi de dünkü görüntüler de Türk Bayrağına saldıran insanların ellerindeki silahlar ve mühimmatlar. Bu silahları kimin verdiği, kimin bu yapıları örgütlediği, bu yürüyüşleri kimlerin yaptırdığını devletimizin bilgilerinde var. Açık kaynaklar da bile bir takım etki ajanları tarafından yaptırıldığını çok iyi biliyoruz.